GÖLGE YÜKSELİYOR 1 - ADANMIŞLAR


  • Rand bu sefer de görüsünde daha eski zamanları görür. Bu sefer Adan'ın gözünden olayları görmektedir. Aes Sedailar onlara sandıklar içinde bazı şeyler vermişlerdi ve onları canları pahasına bir yerlere taşıyorlardı. Ama artık Aiellerden bazıları inançlarını kaybetmek üzereydiler. O gün arabalara kılıçlı adamlar saldırmış ve işe yarar gördükleri şeyleri ve yiyeceklerini almışlardı. Arabalardan bazıları yanmış ve atları alınmıştı. O günlerde yiyecek altından daha değerliydi. Haydutlar kızlarını da alıyordu onların. Adan'ın kızı Rhea'da diğer aldıkları eşyalar ve kişilerle arabalardan birinin arkasına konmuştu. Adan'ın erkek çocuğu ve karısı'da öldürmüşlerdi. Haydutlar kahkahalar içinde onları yağmalıyordu. 
  • Aiel grubunun lideri Sulwin'di. Fakat haydut baskınından sonra bazı Aieller 'in canına tak etmişti ve artık Aes Sedaiların onlara verdikleri şeyler yüzünden canlarını kaybetmek istemiyorlardı. Bunların arasından Sulwin'de vardı. Aes Sedailara karşı olan görevlerinden vazgeçmek istiyorlardı. Sulwin bunun yaprağın yolundan vazgeçmek demek olmadığını söylüyordu. Dedesinin anlattığı hikayelerde onların güven içinde yaşadıkları , insanların şarkılarını dinlemek için onlara geldiği zamanlara ait hikayeler. Sulwin ile olan Aiellerin dörtte birine denk gelen grup arabalardan bazılarını boşaltıyordu. Yiyecek dışında olan şeyleri arabalardan boşaltıyorlardı. Aes Sedaiların verdikleri emanetleri arabalardan indiriyorlardı. Sulwin hikayelerde ki o güvenli yeri ve şarkıları bulacaklarını söyler. Baskın sırasında silahlı adamlar kasaları parçalamış ve içlerinde işlerine yarar bir şey olup olmadığını kontrol etmişlerdi. Adan o zamana kadar kasalarda ne var görmemişti ama Adan Aes sedailara verilen sözlerden dönmeye niyeti yoktu. Gerekirse arabaları kendileri çeker gerekirse sırtlarında taşırlardı. Adan Sulwin'e , " Siz Aiel değilsiniz . Her şeye ihanet ediyorsunuz. Siz kayboldunuz gidin!" diye onları kovar.  ( burada da Tenekecilerin nasıl oluştuğunu ve Aiellerden ayrıldığını öğreniyoruz. )
* Maigran : Adan'ın torunu . olayların geçtiği sıralarda 4-5 yaşlarında. 
* Lewin : Adan'ın torunun. 
* Rhea: Adan'ın kızı. Hayatta kalan tek çocuğu. 
* Elwin : Adan'ın çocuklarının en küçüğü. On yaşında açlıktan ölmüş. 
* Sorelle : Adan'ın çocuğu. yirmi yaşında, düşlerini geleceğini söylediği hummadan ölmüş. 
* Jaren : Adan'ın çocuğu. Bir sene önce , ondokuz yaşındayken , yönlendirebildiğini fark edince kendini uçurumdan atarak öldürmüş. 
* Marind: Adan'ın çocuğu . bu sabah ölmüştü. 
* Siedre : Adan'ın karısı. Haydut baskını sırasında öldürülmüştür. 
* Saralin : Maigran ve Lewin'in annesi. 
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
  • Rand bir sonraki sefer Adan'ın babası Jonai'idi. Bu sefer Kırılış'a daha da yakın bir seneydi. Toprak yer değiştirmiş. Her yer değişmişti. Kimse ne nerede bilmiyorlardı. Sadece hayatta kalmak için uğraşıyorlardı. Jonai başta onbinler olarak çıktıkları yolda şimdi binlerce kişi kalmışlardı. Hem halkını hayatta tutmaya uğraşıyor hemde Aes Sedaiların kendilerine verdikleri emanetleri güvende tutmaya uğraşıyorlardı. Fakat bu yaprağın yolunu izlerken hiçte kolay olmuyordu. Her gelen kendilerinden bir şeyler alıyordu. Yirmi gün önce bazı adamlar altlarından üçte birini almışlardı. Bu yüzden arabalardan bazılarını geride bırakmak zorunda kalmışlardı. Arabalarla birlikte emanetlerin bir kısmı da geride kalmıştı. Artık arabalara yürüyemeyecek durumda olanlar hariç kimse binmiyordu. 
  • Willim seneler önce yönlendirmeyi durmak için ne kadar çabalarsa çabalasın duramamıştı. Bu yüzden gönderilmişti. Göndermek zorundaydılar. Dünyada hala bir çok yönlendirebilen erkek vardı. Jonai şimdi oğlu Adan'ı gödüğünde  diğer oğlu Willim'i hatırlıyordu. Bir başka oğlu Esole daha küçücükken şifa verecek Aes Sedai olmadığı için hastalıktan  ölmüştü. 
  • Aieller yollarında giderlerken elli kadar Ogier ile karşılaşırlar. Onar da perişan haldeydiler. Ogierleri böyle görmek Jonai'yi  burkmuştu. Ogierler yurt özlemine tutulduklarını , yakınlarda bir yurt bulamazlarsa öleceklerini söylüyorlardı. 
  • Jonai en son Alnora öldüğünden bir Aes Sedai görmüştü. Kadın hala hayatta olan bazı hastalara şifa vermiş ve sa-angreallerden bazılarını alıp gitmişti. Kadının üstü başı da yamalı ve yıpranmış vaziyetteydi. Kadının dediğine göre Terkedilmişler sadece kısmen tutsakmış ve belkide serbest kalmış olabileceklerini söylemiş. Ishamael'in hala dünyaya dokunabildiğini söylüyordu kadın. Jonai kadınında erkek Aes Sedailar kadar delirmiş olduğunu düşünüyordu. 
  • Jonai'nin halkında Chora dalları vardırdır . Yalnız bunlar ölmek üzeredir ve dediğine göre ihtiyarlar onlar ölmeden önce çelikler alıyormuş. Yalnız Jonai halkı ile ilgilenmekten onları fazla önemsemiyordu. (Chora dalları nedir tam bilmiyorum. Yaprağının üç parçalı olduğu yazılı yaşam ağacı gibi. Belkide yaşam ağacıdır. )
  • Jonia kuzeyde durumların nasıl olduğunu sorar Ogierlere. Kuzeyde Afet güneye doğru büyüyormuş ve orada Myrddraaller ve Trolloclar varmış . Jonai onların hepsinin öldüğünü sanmaktadır bunun duyduğuna şaşırır. Bu yüzden kuzeye gitmeme kararı alır. 
  • Tüm bu üzüntü ağır gelmesi sonucu Jonai kalp krizi geçirerek ölür. Hemen ölmeden önce Adan'a vasiyet eder, " İnsanları güneye götür. Aielleri güvenli bir yere götür. Akit'e bağlı kal. Aes Sedaiların bize verdiklerini koru. Onlar gelene kadar. Yaprağın yolu .. sen ..."
  • Solinda Sedai bunu anlamalı diye düşündü Jonia ölmeden önce. O bunu denemişti. ( Sanırım adam emanetleri kaybettiği için suçluluk çekmektedir. )
* Alnora : Jonai'nin karısı sanırım .
------------------------------------------------------------------------------------------------------
  • Rand sonraki sefer yine Jonia'nın gözünden görüyordu. Kırılış yaşanmış, çıldıran erkekler her şeyi yerle bir etmiş ve hala artçı sarsıntılar yaşanıyordu. Jonia Paaren Disen'de Hizmetkarlar salonundaydı. Bu bölümden anlıyoruz ki Aieller Kırılıştan önce sadece Ejder'e hizmet eden bir halkmışlar. 
  • Jonia 63 yaşındaydı ve hayatının en iyi yıllarında, daha gri saçlar edinecek kadar yaşlanmamıştı. ( Sanırım o dönem Aieller uzun yaşıyordu. )
  • Jonia Hizmetkarlar Salonuna girdiğinde yarım düzüne kadın Aes Sedai orada tarşıyorlardı. Masanın üzerinde kristal bir kılıç vardı. Kılıcın altında Lews Therin Kardeşkatilinin sancağı vardı. (Belli ki onu ne yapacaklarını düşünüyorlardı. )
    Deindre belli ki bir kehanet görmüş ama Oselle ne zaman olacağını bilmedikten sonra ne kıymeti var diye çıkışıyordu. " Dünyanın kaderi buna dayalı! Gelecek! Çarkın kendisi!" diyordu diğer kadın.
    Odada Solinda adında bir Aes sedai daha vardı. Jonia'nın büyükbabası daha gençken ona hizmet etmişti ama şimdi kadın Jonia'dan bile genç duruyordu. Kadınlar Jaric ve Haindar adında kişilerin yarın buraya geleceklerini ve onların hata yapmaya şanslarının olmadığını konuşuyorlardı. 
  • Odada Someshta adında bir Nym'de vardı. ( Yeşil adam) Someshta 'nın kafasına aldığı bir darbe onun hafızasını bozmuştu. Bazı şeyleri hatırlayamıyordu. Someshta jonia'yı çocukken omuzların gezdirimiş. Şimdi bir şey hatırlayamaz ama Aes Sedaiların dediklerine göre zamanla bazı şeyleri hatırlayacakmış. Kadınlar Someshta'dan son bir istek veya görev vermek istiyorlardı. ( Dünyanın gözünün nöbetçiliğini vereceklerdir. Burada tam olarak olmasa da nöbetçilik işinin nasıl çıktığını öğreniyoruz. )
  • Aiellerden bazıları burada kalıp hala hizmet etmek isterler ama Solinda Sedai onların gitmeleri gerektiğini söyler. Güvenli bir yer bulasıya kadar sabit kalmamalarını, taki onlara zarar verecek hiçbir şeyin olmadığı güvenli bir yer bulana kadar.  Akit'den sapmamalarını, her şeyi kaybetseler bile yaprağın yolundan sapmamalarını tembihler kadın. Hatta ona söz verdirtir.
  • Tzora'da Jaric Mondoran adında ki bir erkek Aes Sedai delirdiği için on bin Aieli öldürmüş. Onlar adama eskiden kim olduğunu , kendilerinin kim olduğunu anlatmak ve onu iyileştirmeye çalışan el ele tutunmuş onbin Aieli öldürmüş. Ve Aieller sadece safları sıklaştırıp şarkı söylemeye devam etmişler. Denilene göre Jaric son Aieli öldürmeden önce bir saat dinlenmiş. Sonra taşı, metali, eti kavuran tek bir dev alev ile Tzora yakılmış. En büyük ikinci şehrin olduğu yerde şimdi bir cam tabakası varmış. Bu yüzden Aiellerin gitmesini ister Solinda. Jonia Aiellerin öldüğünü fakat insanların kaçmak için bu sayede fırsat bulduklarını söyler. 
  • Belli ki Deindre bir görü görmüş ve bu yüzden Solinda Aielleri kurtarmak ister. Yalnız Solinda da Deindre'nin ne olduğunu bilecek kadar ileriyi göremediğinden şikayetçidir.
  • Bu olaylar olunca Jonia'nın babası Coumin yoldan sapmıştı. Coimin Jonia'yıda direnmeye ikna etmeye uğraşmış. Adam şehirde bir yerlerde saklanıyormuş. Bir yerlerden eski bir şok mızrağı bulmuş. Jonia ne derse desin babası onu dinlememektedir. Solinda ne olursa olsun onların Akid'e bağlı kalmalarını söyler.
    Jonia Coimin'in durumunu sapkınlık olarak yorumlar. Söylenene göre adam çocukluğunda da tuhafmış. Pek Aiel sayılmazmış ama kimse neden olduğunu bilmiyormuş. 
  • Kodam : Leke ona tam dokunmadığı için  Hizmetkarlar salonundaki kadınların güvenmek zorunda olduklarını düşündükleri erkek bir Aes sadai. 
  • Binlerce araba iki fersah uzanıyordu. Yiyecek ve su fıçıları. Aes Sedaiların sorumluluğu altına verdikleri kasa içindeki şeyler ( angreal, sa-angreal ve ter-angrealler ) Tek gücü kullanırken deliren erkeklerin ellerinden uzak tutulması gereken şeyler. Bir zamanlar onları taşımak için başka yollar varmış, jo-arabaları, sıçrayanlar, süzül-uçaklar ve dev shokanatlar. Artık zar zor toparlanmış atlar ve arabalar yeterli olmak zorundaydı. Arabaların arasından insanlar duruyordu. Sayıları bir şehri dolduracak kadar çoktu. Ama belkide dünyada yegane hayatta kalan Aileler onlardı. Çocuklar ve çok yaşlılar dışında arabalarda kimse için yer yoktu. Taşımak için aptalca bir şeydi belki ama saksılı Chora dalları olmayan araba yoktu neredeyse. Uzunca zaman önce kaybolmuş bir zamandan kalma bir şey, gelecek daha iyi zamanların bir simgesi. İnsanların umuda ve simgelere ihtiyacı vardı. 
  • Alnora: Jonia'nın düşgören eşi. 
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
  • Rand bir sonraki görüye geçmeden önce her seferinde gördüklerinden şaşkına dönmüş ve kendine zarar veren Muradin'i görüyordu. Adam yüzünde derin yarıklar açmış şimdide gözlerini eliyle oyuyordu. 
  • Rand bu sefer Caumin'di. Tarlada iki kulaç ara ile dizilmiş erkek Aieller ve bir erkek ogier vardı.( Her tarlanın bir Nym'i varmış. ) Someshta gelip tarlaya yürüdüğü yerle de Zemais filizleri büyüyor ardından Ogierler ve Aieller şarkı söylüyorlardı. O filizlere hiçbir hastalık ve böcek dokunamazdı. Şarkı söylenmiş tohumlar sonunda bir insanın iki katı kadar büyüyecek ve ambarları tahıllarla dolduracaktı. Aieller bunun için doğmuştu. Tohum şarkıları için. Onlar tohum şarkıları söylerken kadınlar onları cesaretlendirmek için alkış tutuyorlardı. Caumin henüz 16 yaşındaydı. 
  • Onlar şarkı söylerken askerlerde gelmişti. Yanlarında şok mızrakları ile silahlanmış, jo-arabalarının üzerinde oturan askerlerin ötesinde , devriye gezen bir süzül uçak tepelerinden vızıldayarak  geçti. İki adam taşıyan , siyah metalden ölümcül bir eşek arısı. Askerin dev böcek kafasına benzeyen miğferi vardı. Ogierlerden biri olan Tomada askere heyecanının sebebini sorar. Asker , " Bu sabah, şafakta Lews Therin komutasında ki yoldaşların Shayol Ghul'e bir saldırı düzenlediği haberini aldık. Bir şey iletişim kanallarımızı bozuyor ama raporlara göre delilik mühürlenmiş ve Terkedilmişlerin çoğu o tarafta kalmış. Belki de hepsi" der asker. Bu duyanlar sevinir. Savaş sonunda bitecektir. 
  • Caumin'in büyük dedesi Charn bir zamanlar hiç asker olmadığını iddia ediyordu. Caumin'in aklı bunu almıyordu. Öyle olsa Trolloclar ve Geceatlıları onlara rahatlıkla saldırırdı. Tabi Charn o zamanlar onlarında olmadığını iddia ediyordu. Hiçbir Terkedilmiş ve Gölge dölünün olmadığını, Mezarın Karanlık Efendisinin bağlanmış olduğu ve kimsenin onun adını ve savaş sözcüğünü bilmediği zamanlar.
    Charn bir zamanlar bir Terkedilmişe hizmet ettiğini de söylüyordu. Üstelik herhangi bir Terkedilmiş değil, bizzat Lanfear'a. Bu Ishamael'in kendisine hizmet etmek kadar kötüydü. Ama adam Lanfear'ın bir zamanlar kötü olmadığını da iddia ediyordu. Tabi yaşlı adam bunları anlatınca insanların kötü bakışlarını üstünde topluyordu. Charn böyle hikayeler uyduracaksa hiç olmazsa Ejder'in kendisine hizmet ettiğini uydurmasını dilerdi. Elbette kimse şimdi ona neden hizmet etmediğini sormazdı. Caumin bunları Someshta'ya sormayı bile düşüyordu. Çünkü onlar yaşayan herkesten yaşlıydılar. 
  • Coumin askerlerden duyduğu sevinçle büyük dedesine gitmek ister. Belkide onun hikayelerinde anlattığı şeyler artık gerçek olacaktı. Kasabaya gittiğinde öfkeli bir kasabalı ona yumruk atar. " Tekedilmişler öldü. Öldü. Duydun mu? Artık Lanfear sizi koruyamayacak. Bizim tarafımızdaymış gibi yaparken gizli gizli Terkedilmişlere hizmet eden sizleri koparıp atacağız ve size deli ihtiyara yaptığımızı yapacağız!" der Toma adındaki kasabalı. Sonra adamı bir kadın kolundan tutar ve onan aptal dilini tutmasını söyleyerek oradan uzaklaştırır. Coumin Charn'ın kaldığı hana gittiğinde orada onu asarak öldürdüklerini görür. 
  • Rand görüden uyandığında Muradin bir şekilde peçesini takmış kara peçenin üzerinde kanlı göz çukurları kör kör bakıyordu. Aiel bir şey çiğniyordu ve kanlı köpükler göğsüne akıyordu. 
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
  • Bir sonraki görüsünde Rand Charn'ın gözleri ile görüyordu. Henüz gençti. Etraf onun anlattığı gibiydi. Şehir chora ağaçları ile doluydu. ( yaşam ağacı ) Charn onlarsız bir şehir düşünemiyordu. Charn caddelerde giden jo-arabalarından ve sho-kanatlarla seyahat etmekten bahsediyordu. Adam sanki günümüz dünyasına benzer bir dünya tasvir ediyordu.
    Charn bu gece sho-kanat kullanarak M'jinn'e gidecektir. Charn'ın bu gece 25. isim günüydü ve adam Nalla'nın evlenme teklifini kabul edecekti. Bu Nalla'nın hizmet ettiği Zorelle Sedai'ye hizmet edeceği anlamına geliyordu. Ama onu hizmet ettiği Mierin zaten bunu hayır duaları ile kobul etmişti. 
  • O yıllarda yurttaş kadınların giydiği sık beyaz elbiseler utanınca renk değiştiriyor ve yelpaze kumaşından pelerinlerden bahsediyordu Charn. Pelerinler tıpkı Muhafızların pelerinleri gibi giyeni görünmez yapıyordu sanki . 
  • Bu senelerde insanlar Aiellere büyük saygı gösteriyor hatta bazı yurttaşlar onlara benzemek için saç modellerini falan değiştiriyorlardı. Charn'ın deyimi ile Yurttaşlar Aiellerin camdan yapıldığını ve hemen kırılacak olduğunu düşünüyor gibiydiler. 
  • Tam yolda dalgın dalgın yürürken bir adamla çarpıştığı sırada yer sarsılır ve havada dalga dalga ürperti yayılır. Charn üçyüz metre çapındaki Sharom'a bakar. Üçyüz metre çapındaki dev beyaz küre Collam Daan'ın mavi beyaz kubbesinin üzerinde aynı yükseklikte süzülüyordu. Merin bugün olacağını söylemişti Charn'a. Tek güç için yeni bir kaynak bulduğunu söylemişti kadın. Bu sayede erkek Sedailar ile kadın Sedailar ayrı yarılara değil tüm aynı kaynağa bağlanabilirdi. Erkeklerin ve kadınların bir arada yapabilecekleri faklılıklar olmayacağı için daha büyük şeyler yapabileceklerdi. Bugün Mierin ile Beidomon ilk kez bağlanacaklardı.
    Yalnız Sharom'da bir terslik var gibiydi. Başta minik beyaz bir parçacık, siyah bir ateş fıskiyesi eşliğinde dönerek uçtu. Sonra dev beyaz kürenin yüz yerinden fışkırmaya başladı. Sharom bir yumurta gibi parçalandı ve lav taşından bir cehennem gibi süzülerek aşağı akmaya başladı. Karanlık gök yüzüne dağıldı, doğal olmayan ışığı ile. O alevlerin ışığı karanlıkmış gibi güneşi yuttu. İnsanlar her yerde çığlık atıyordu. 
  • İlk ateş fışkırması ile Charn Collam Daan'a koşmaya başladı ama çok geç kaldığını biliyordu. Aes Sedaiya hizmet etmeye yemin etmişti ve çok geç kalmıştı. (buradan anlıyoruz ki Aieller Aes Sedailara hizmet etmek için yemin eden kişilermiş ayriyeten. 
  • Rand kara kara yanan ve düşen o dev küreyi Karanlık Varlık'ın zindanına açılmış delik olarak yorumlar. 
  • Rand şimdi etrafına bakındığında Muradin den iz göremez. Rand onun cam ormandan çıkabileceğini sanıyordu. 
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
  • Rand görülerden uyandığında meydandaki yaşam ağacına gözü takılır. Orada iki dalın arasına bir şey geçirilmiş ve sallanan bir şey vardı. Kısa sürede onun arkadaşı Mat olduğunu anlayan Rand koşarak oraya gider ve yönlendirerek çıkardığı kılıç ile halatı keser ve Mat'i indirir. Mat'in boynu morarmıştı. Rand onun göğsünü dinledi ama hiç ses yoktu. Arkadaşı ölmüştü. Rand İkinehir'deyken Luthan ustanın nehirde boğulmuş bir çocuğu tekrar nasıl hayata getirdiğini görmüştü. Aynı onun yaptığı gibi kalp masajı ve suni teneffüs yaparak onu tekrar hayata getirir. Mat iki dalın arasına sokulan tuhaf siyah saplı bir mızrak ile asılmıştı. Sapında bitişik halde yazılmış boydan boya yazılar vardı. Yazılar Rand'ın bilmediği bir dilde yazılmıştı. ve iki tarafında da yazılar koyu renk bir kuş kakmasıyla sona eriyordu. Rand onların kuzgun olduğunu tahmin ediyordu. Çeliğine de iki kuş oyulmuştu.  Mızrağın ucundan yerine kısa bir kılıç ucu vardı. Hafifçe kıvrık ve tek keskin kenarı vardı. 
  • Mat kendine geldiğinde arkadaşına burada da Taş'ta ki gibi bir ter-angreal olduğunu fakat bir şey yanıtlamadıklarını, aldattıklarını ve onu öldürmeye çalıştıklarını söyler. 
  • Mat ve Rand buradan çıkıp hemen geri dönmek isterler. Yalnız titreşen toz çizgileri katı insan şekilleri yaratıp onlara saldırmaya başlamıştı. O kadar çok olmuşlardı ki ikisi de yorulmuştu. Sonra Rand 'ın aklına yönlendirmek geldi ve onlara rüzgar hortumları yollayıp dağıttı. ( Rand bazen yönlendirmeyi unutuyor ve unuttuğuna kendi bile şaşıyor gibidir. Mat madem daha  önce niye yapmadın dediğinde aklıma gelmedi ki diye cevap veriyor. ) Fakat etrafa dağılan toz zerrecikleri tekrar birleşip yine onlara saldırıyordu. Rand ve Mat koşarak ve savaşarak onlardan kaçtılar ve sis duvarlarından dışarıya çıktıklarında artık o şeyler onları takip etmez oldu. Rand bunların desendeki şer kabarcıkları olduklarını tahmin ediyordu. 
  • Rhuidean'dan çıktıklarında sabah olmak üzeredir. Rand Aiellerin kehanetlerini hatırlar "Rhuidean'dan şafakta gelecek ve sizi kıramayacağınız bağlarla bir birbirinize bağlayacak. Sizi geri götürecek ve sizi yok edecek"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYA'NIN GÖZÜ - 01 BOŞ BİR YOL

DÜNYA'NIN GÖZÜ - 00 ÖNSÖZ - EJDERDAĞI

DÜNYA'NIN GÖZÜ - 2 YABANCILAR